İstanbul’a Asya Kıtasından Bakış

Kız Kulesi ve Tarihi Yarımada’yı bir de Asya’dan görün! Üsküdar, size Asya’dan Avrupa’ya bakmanın zevkini, tarih ve doğa ile birlikte sunacak, bu deneyimi ise omur boyu unutamayacaksınız! Boğaz’ın Anadolu’dan en güzel göründüğü noktaları içinde saklıyor Üsküdar! Kuzguncuk, Salacak gibi sıcak komşuluğun örneklerini, İstanbul’un geçmişten geleceğe uzanan mahalle hayatını burada keşfedin!

Üsküdar: İstanbul’a Asya Kıtasından Bakış ve Mahalle Yaşamı

Edmondo de Amicis, bundan 136 yıl önce İstanbul’u anlattığı “Costantinopoli” (1877) kitabında Üsküdar’dan şöyle süzetmiş: “Bundan daha neşeli, daha taze, başka bir İstanbul görüyorum burada. Büyük bir koy topluluğu burası. Her tarafta kırlar var. Kenarlarında ahırlar bulunan küçük sokaklar, vadi ve tepelere inip çıkıyor, bahçe ve bostanlar arasında kayboluyorlar.” Gecen bunca zamana rağmen Üsküdar’a gittiğinizde, o “tanıdık” tarihi dokusu, “dostane havası, insanlarının sıcaklığı ve doğallığı”, size İstanbul’u “daha neşeli, daha taze” ve “başka” ya da “asıl İstanbul” gösterebiliyor.

Tarihte Üsküdar

Marmara Denizi bir gol iken İstanbul’da ilk yerleşim MO 8000-6000 yıllarında goruluyor. Bunu Marmaray kazıları sayesinde öğreniyoruz. MO 546’da Perslerin altınlarını depoladığı yer olarak “Khrysopolis”; “Altın Şehir” denilen Üsküdar’a “Scutari” de deniyor. MO 1000. yıllarda bu bölgede Fenikelilerin, biri Kalhedon (Kadıkoy), diğeri Moda Burnu’nda olmak uzere iki liman kenti kurdukları biliniyor. Uskudar’ın tarihi adeta saklı bir hazinenin her donemde tekrar tekrar keşfedilmesinin tarihidir. Haydarpaşa – İbrahim ağa – Ayrılık Çeşmesi arasındaki bölgede Haçlı ordularına karargah vazifesi gören Üsküdar, Harem’de bulunan yazlık sarayının yağma ve talana uğramasına sahne olmuştur. Seyyid Battal Gazi’nin İstanbul’u Fetih amacıyla, Üsküdar civarında yedi sene İslam orduları icin oncu ve muhafız kaldığı tarihi belgelerde geçmektedir. Üsküdar’da kalıcı Türk izlerinin görülmesi 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonradır. Osmanlı Türkleri’nin egemenliği altına yaklaşık 1348’de girmiş, Yıldırım Bayezid, Guzelcehisar’ı (Anadoluhisarı) yaptırınca, Osmanlı padişahlarının Rumeli’ye geçişlerinde Üsküdar Guzelcehisar istikametini kullanmaları, askeri güvenlik ve ulaşım kolaylığı da sağladığından adeta bir gelenek haline gelmiştir.

Osmanlı Üsküdar’ı

29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethedilmesinden sonra Üsküdar hızla gelişme göstermiştir. Fatih devrinde, Üsküdar adeta yeniden kurulmuştur. Fatih, Anadolu’dan göce tabi kıldığı Türklerin bir kısmını buralara yerleştirmiş, şimdiki İskele Meydanı’na da bir bedesten yaptırarak ticaretin hızlı bir bicimde gelişmesini sağlamıştır. Üsküdar’ın her donemde ayrıcalıklı bir konumda bulunması sosyal hayatta da kendini göstermiş, şehrin Müslüman sakinleri Üsküdar’ı bir Kabe toprağı saymışlar, Museviler tarafından da Kuzguncuk bölgesi Kudüs toprağı diye nitelendirilmiştir.

Üsküdar’ın Merkezini Keşif İçin Rota Önerisi: İstanbul’a Asya’dan Bakmak ve Mahalle Yaşamı İstanbul’a Asya’dan Bakmak ve Mahalle Yaşamı

1) Üsküdar Meydanı ve III. Ahmet Çeşmesi

2) Mihrişah Sultan Camii ve Külliyesi

3) Balıkçılar Çarşısı

4) Mimar Sinan Çarşısı

5) Kara Davut Paşa Camii

6) Fatih Mahkemesi- Adalet Tarihi Müzesi

7) Gülfem Hatun Camii

8) Detay Kahve ve Ermiş Attar

9) Yeni Valide Camii

10) Ucurtma Muzesi

11) Aziz Mahmud Hüdai Camii ve Türbesi

12) Kaptan Paşa Camii

13) Acık Türbe Sokak’ta köşkler

14) Üsküdar Mevlevihanesi

15) Sahra Konağı

16) Ayazma Parkı ve Ayazma Camii

17) Enfiyehane Sokak, Basma İmalathanesi ve Hamam Kalıntısı

18) Fatih Medresesi Salacak

19) Salacak Sahili- Mola- Kahvehaneler

20) Kız Kulesi

21) Salacak- Öğle Yemeği  Filizler Köftecisi

22) Üsküdar Nikah Dairesi ve Rumi Mehmet Paşa Camii

23) Şemsi Paşa Camii ve Külliyesi

24) Üsküdar İskelesi- Kadın Emeği Ürünleri Satış Alanı

25) Üsküdar Metro İstasyonu veya İskelesi / Final

1) Üsküdar Meydanı ve III. Ahmet Çeşmesi

Üsküdar’a Marmaray ulaşım ağını kullanarak Üsküdar Metro İstasyonu’ndan ya da deniz yoluyla ulaştığınızı varsayıyoruz. Hangi yolla gelirseniz gelin, hepsi de sizi ilk durak olan Üsküdar Meydanı’na çıkaracaktır. Kayıkların yanaştığı yerde Balaban İskelesi diye anılan bir iskele, onun arkasında gece burada konaklayacak olanlar icin bir de “kervansaray” vardı. Yukarıdaki resim Meydan’ın 2013 baharındaki durumunu gösteriyor. Önde III. Ahmet Çeşmesi, onun hemen arkasında Mihrimah Sultan Camii ve Külliyesi var. Marmaray bu tarihte henüz tamamlanmamış

İstanbul’un 8000 yaşında olduğunu biliyor muydunuz?

Üsküdar’la birlikte tüp geçittin yer üstüne Avrupa yakasından çıktığı Yenikapı ve Sirkeci’de de eşzamanlı yapılan bu kazılar, İstanbul’daki ilk yerleşimlerin bundan 8000 yıl önce olduğunu ortaya çıkardı. Milattan önce 6000 yılına ait ilk İstanbulluların ayak izleri en çok heyecan yaratan bulgulardandı. Bu konuda İstanbul Kültür Envanteri, Arkeolojik Kültür Haritasında daha ayrıntılı içeriğe ulaşabilirsiniz.

III. Ahmet Çeşmesi

Üsküdar Meydanı’nda, Sultan III. Ahmet tarafından Boğaz’dan gelip gecen yolcuların susuzluğunu gidermesi icin deniz kenarına yaptırılan çeşme ilk yıllarında yukarıdaki resimde görüldüğü bicimdeymiş.

2) Mihrimah Sultan Camii ve Külliyesi 1547-1548

Çeşmeyi inceledikten sonra hemen arkasındaki Mihrimah Sultan’ın Cami ve Külliye’sine geçebilirsiniz. Mihrimah Sultan Camii, Mimar Sinan’ın Üsküdar’da bulunan görkemli eserlerinden biri olup, Mihrimah Sultan’a duyduğu gizli aşk için yaptığı iki eserden biri olduğu söylenir. Diğeri İstanbul’da Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’dir. Yapım yılı 1547-1548 olan, bu cami, Sinan’ın kendine özgü ve daha sonra tekrar etmediği bir planlama şemasına sahip camilerinden biridir. Çekül Vakfı’nın hazırladığı “Sinan’a Saygı” web sitesinde bu cami ve külliyenin planlarına ve ayrıntılarına da göz atabilirsiniz

3) Balıkçılar Çarşısı- Atlama Taşı

Mihrimah Sultan Camii ve Külliyesinden çıktıktan sonra sağa donup Molla Eşref Sokak üzerinden Balıkçılar Çarşısı’na doğru yürüyün. Bu çarşı İstanbul’un en taze ürünlerin en makul fiyatlarla satın alınabileceği cıvıl cıvıl bir pazar yeridir.

4) Mimar Sinan Çarşısı ya da Eski Atik Valide Sultan Hamamı -1579

Hakimiyet-i Milliye Caddesi üzerinde ve tam karşınızdaki “Mimar Sinan Çarşısı”, Sultan II. Selim’in Venedik kökenli eşi, Nurbanu Sultan’ın 1579’da Mimar Sinan’a yaptırdığı bir “ikiz hamam”dı. 1917’de kapanan hamam özel mülkiyete geçtikten sonra restore edilerek 1966’da Mimar Sinan Çarşısı adıyla açıldı.

5) Kara Davut Paşa Camii -1495

İstanbul Kültür Envanteri’ne gore 1495 yılında yapılan bu cami iki kere yangın geçirmiş, 17. yüzyılda Hacı Aziz’in onarımından sonra 1837 yılında II. Mahmud tarafından mimar Huseyin Ağa eliyle yeniden onarılmış. Kara Davut Paşa, Osmanlı sultanı II. Beyazıt dönemindeki “nişancılardan imiş. Kara Davut Paşa Camii’ni gördükten sonra Hakimiyeti Milliye Caddesi’nden doğru karşıya geçiyorsunuz.

6) Fatih Mahkemesi- Adalet Tarihi Müzesi

Eski Mahkeme Sokak’ın kösesinde kapısında“Fatih Mahkemesi” yazan asimetrik bir eski yapı göreceksiniz. Üsküdar kadısı, obur kadılarla birlikte padişah ve sadrazama bağlıydı. İlk atanan Kadı, Hızır Bey olup, adını da bu kadılıktan alan bugünkü Kadıköy bölgesi ona verilmişti. (*)Hızır Bey’in, Fatih Sultan Mehmet’in ve bir mimarın şu anda önünde bulunduğunuz eski mahkeme binasında gecen ortak bir oyuksu var. Bilsen Gürer, “Bir Padişah, Bir Kadı ve Bir Mimarın Buluştuğu Öykü”

7) Gülfem Hatun Camii

Eski Mahkeme Sokak’ta yürümeye devam ettiğinizde, biraz ileride yolun sağında Gülfem Hatun Camiini göreceksiniz. Cami de 1539-1540 yılları arasında yapılmış. Şu anda gördüğünüz cami ilk yapıldığı halinde değil, birkaç kez onarım görmüş çünkü 1850 yılında bu mahalleyi tamamen etkileyen yangında yanındaki medrese ve okul ile birlikte o da yanmış.

8) Detay Kahve ve Ermiş Attar

Aynı sokakta oturup soluklanabileceğiniz güzel bir kahve var: “Detay Kahve”. Gülfem Hatun Camii’nin hemen karşısındaki bu kahvede çok lezzetli Türk Kahvesi de pişiriyorlar! Hemen onun biraz ilerisinde de “Ermiş Attar”ın şifalı bitkiler ve doğal cay sattığı dükkânını göreceksiniz.

9) Yeni Valide Camii (Nurbanu Sultan -Atik Valide- Külliyesi)

Sultan III. Ahmet’in annesi Gulnuş Emetullah Sultan için yaptırılan bu eser bölgedeki en büyük barok-klasik eserlerden

birisi olup 1708-1711 yılları arasında mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından yapılmıştır. Cedit Valide, Valide-i Cedit; Yeni Valide Camisi de denir. Malzeme olarak kesme taş kullanılmış. Yanlarda mahfiller (vaaz kursusu) ve ic mekanda bir de benzeri örneklerinin en güzellerinden bir ahşap Hünkâr Mahfili var. Camiyi çok özel kılan özelliklerden birisi de avlusunun dış duvarı üzerinde bulunan kuş evleri.

10) Uçurtma Müzesi

Yokuşu tırmanmaya başlayanları yolun yarısında hiç umulmayacak, harika bir sürpriz bekliyor: Uçurtma Müzesi. Müzenin tam adı: Üsküdar Belediyesi Mehmet Naci Akoz Uçurtma Müzesi Azat Yokuşu’nun Bakıcı Sokak ile birleştiği kösedeki 12 numaralı apartmanın alt katındaki müzenin yanında bir de “Uçurtma

Dünyası” diye malzeme mağazası var. Bir de uçurtma yapmak için atölye var. Koleksiyondaki ürünler 1986’dan beri toplanıyormuş. www.ucurtmadunyasi.com

11) Aziz Mahmut Hüdai Camii ve Türbesi

Azat Yokuşu’nu tırmanmayı tamamladığınızda Üsküdar’ın en çok ziyaret edilen kutsal mekanlarından biri Aziz Mahmut Hüdai Camii ve Türbesi’ne yaklaştınız demektir. Bu bölge Üsküdar’ın tarihi dokusunun hayli korunduğu, mahalle yaşamının tüm canlılığını koruduğu bir yer. Mahmut Hüdai, 16 ve 17. Yüzyıllarda yaşamış, Kanuni’den IV. Murat’a kadar sekiz Osmanlı padişahı görmüş, saygın bir din adamı, Celepti tarikatının da kurucusu. Tek minareli, yüzeyi işlemeli tavanı ve kırma çatısıyla Cami 19. yüzyıl Osmanlı mimarisindeki batı etkisi unsurları günümüze kadar taşımış.

12) Kaptan Paşa Camii

Abdi Efendi Sokak’tan sola donup biraz ilerlediğinizde sağ kösede bu sokağın Kaptan Paşa Sokağı ile kesiştiği kösedeki set üstünde Kaptan Paşa Camii’ni göreceksiniz. Tek minareli bu camiyi 18. Yüzyılda Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa yaptırmış. Kaptan Paşa Camisi’nin yerinde daha önceleri Hamza Fakih’in yaptırdığı küçük bir mescit bulunuyormuş.

13) Açık Türbe Sokak’ta köşkler

 Bu noktada sağa donup Acık Türbe Sokak’ta ilerleyin. Aşağıya doğru hafifçe eğimli bu sokak üzerinde yürürken, sağınızda solunuzda eskiden kalmış ahşap koşk ve eski evler göreceksiniz. Sağınızda bunların en güzellerinden bir köşk örneği var. Ne yazık ki bu yapıların çoğu gerektiği gibi korunmuş durumda değil.

14) Üsküdar Mevlevihane’si

Doğancılar Caddesi bugün de Üsküdar’ın önemli ve değerli caddelerinden biri. Vaktiyle sultanların otağ kurdukları önemli bir alan olan bu tepeye Doğancılar Tepesi denmesinin nedeni doğan kuşlarının vaktiyle en cok bu tepeden avlanmaları yüzünden. “Doğancılar” da sarayda hem sultanların doğan kuşlarından hem de onlara bakmakla yükümlü ve “doğancılar” koğuşundan sorumlu olan devlet görevlileri aynı zamanda. Bugünkü Doğancılar Caddesi üzerinde de birçok tarihi yapı hala ayakta. Onlardan biri de Üsküdar Mevlevihane’si. Üsküdar Mevlevihane’si de 1792 yılında Galata Mevlevihane’si şeyhi Sultanzade Numan Halil Dede tarafından yaptırılmış. Üsküdar Mevlevihane’sinin binaları halen ayakta ve bugün Klasik Türk Sanatları Vakfı tarafından çeşitli sanatların icrası icin kullanılmaktadır. Semahanenin karşısında ise iki katlı  bugün vakıf yönetim binası olan “şeyh evi” var. Sultan II. Mahmut, Üsküdar Mevlevihane’sini 1834–35 yıllarında yeniden yaptırmış.

15) Sahra Konağı ve diğerleri

Doğancılar Caddesi’nden Tulumbacılar Sokak’a giriyor ve aşağı doğru inmeye başlıyoruz. Hemen sola, Karakol Sokak’a dönerken bu kez cephesindeki levhada “Sahra Konak” yazan ve hayli düzgün restore edilmiş bir konakla karşılaşılıyor.

16) Ayazma Parkı ve Ayazma Camii

Ayazma Parkı’nda biraz dinlendikten sonra artık 18. yüzyıl Osmanlı Barok mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Ayazma Camii’ni rahatça gezebilirsiniz. Devri’den sonra yapılan anıtsal eserlerin en zarif örneklerinden biri olan bu yapı, Sultan III. Mustafa tarafından, annesi için 1760-61 yıllarında donemin baş mimarı Mehmet Tahir Ağa’ya yaptırılmış. Uc kapılı avludan camiye merdivenle çıkılan caminin minaresi tek şerefeli. Avludaki çeşme 1760 yılında yaptırılmış.

17) Enfiyehane Sokak, Basma İmalathanesi ve Hamam Kalıntısı

Enfiye hane Sokak’ta dışı kerpiç sıvalı ilk bakışta eski bir yapıya ait kalıntı olduğu anlaşılan bir yapı dikkat çekici. Burası eski bir hamam kalıntısı imiş. Kısacası enfiye ile ilgisi yok. Hamam ise bugünkü İlköğretim Okulu’nun güney yönünde Enfiye hane Sokağı ile Oğdul Sokağı arasında kalıyor. Bugün yalnız bazı duvarları kalmış.

18) Ressam Ali Rıza Sokak ve Fatih Medresesi  Salacak

Enfiye hane Sokak ile Ressam Ali Rıza Sokak’ın birleştiği kösede kitabeli girişi ile bakımlı durumda gözüken Şemsi Paşa İlkokulu-Ortaokulu binası var. 1758 yılında Mimar Kemalettin tarafından yapılmış ve Üsküdar’ın en eski okulu olan bu yapı Ayazma Sıbyan Mektebi imiş. Ayazma Camii’nin arka tarafında bulunan yapının temelinde ise 1731 yılında acılan Humbaracı Kışlası yatıyor. 1913’te Sultan V. Mehmet’in mabeyincisi Mehmet Tevfik Bey, mezun olduğu okulun harap halini görünce V. Mehmet’e rica ediyor ve okulun yeniden yapımına başlanıyor. Salacak İskele Sokak arkasında, restore edilmiş bir eski Salacak evi, onun yanı başında da son derece alçakgönüllü bir cami var. Üsküdar’da inşa olunan ilk mabet budur.

19) Salacak Sahili- Mola- Kahvehaneler-Fotoğraf Çekimi

Salacak’ı en çok Üsküdar’da yaşayan Şeker Ahmet Paşa, Hoca Ali Rıza Bey, Hasan Rıza, Hüseyin Zekai Paşa’nın tablolarında ya da Üsküdar ve İstanbul’u tuvallerine taşıyan Fausto Zonaro, Leonardo de Mango gibi yabancı ressamların resimlerinde görüyoruz.

20) Kız Kulesi

Üsküdar’ın hatta İstanbul’un sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans Devrinden kalan tek eser. MO 2475 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuş. Yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise gecen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmeyen Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan gecen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmış. 2012’de tekrar bir restorasyon geçiren Kız Kulesi’nde en üst katta bir bar, kafeterya ve yemek servisi veren bir lokanta da var.

Ayrıntılı bilgi için: www.kizkulesi.com.tr –

Telefon: 0216 342 47 47

21) Salacak – Öğle Yemeği – Filizler Köftecisi

Önerimiz; Sahil Yolu 61 numaradaki Filizler Köfte. Kız Kulesi’nin tam karşısında yer alan bu lokanta, lezzetli köfteleri ile meşhur Tuzla’da yerleşik olup bu şubeyi 2010 yılında açmıştı.

Ayrıntılı Bilgi: http://www.filizler.com –

Telefon: 0216 343 45 49

22) Üsküdar Nikah Dairesi ve Rumi Mehmet Paşa Camii

Üsküdar Meydanı’na doğru ilerlerken sağınızda ağaçlıklı bir bahçe içindeki binanın önünde telaşlı ve mutlu kalabalıklar göreceksiniz. Burası Üsküdar Nikah Dairesi.

Rum Mehmet Paşa Camii

Sahil yolunda, İstanbul’daki en eski Osmanlı eserlerinden birisini; Rum ya da Rumi Mehmet Paşa Camii’ni göreceksiniz. Mehmet Paşa, aslında bir Bizanslı Rum olup, Fatih İstanbul’u aldıktan sonra Osmanlı’ya hizmet etmeyi tercih edip Müslümanlığı seçmiş ve Sadrazamlığa kadar yükselmiş. Cami 1471 yılında tamamlanarak ibadete açılmış. Bizans ve Osmanlı esintilerini bir arada taşıyor ve son kapsamlı onarımını 1953 yılında geçirmiş.

23) Şemsi Paşa Camii ve Külliyesi

Mimar Sinan’ın bu yapıyı tasarlarken boyutlarını mütevazı tutmasının nedeninin, genellikle anıtsal olmaya eğilimli dinsel yapılardan birini “birebir insan ölçeğinde” yapma isteği olduğu da söylenir. Bir yalı-cami olarak bu kadar denizin içinde olan bir araziye sağlam bir bina yapmanın o donemin teknolojisi ile nasıl çözümlendiği konusu ise ancak Sinan’ın mühendislik dehası ile açıklanabiliyor. 1953 yılında kütüphaneye dönüştürülen Medrese de günümüzde Üsküdar Şemsi paşa İlce Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Şemsi Paşa Külliyesi 2013 ve ondan onceki yıllarda sıkı restorasyonlardan geçti. Kazılar sırasından toprak altından çıkarılanlar avlunun Üsküdar Meydanı’na bakan bahçe duvarında sergileniyor.

24) Üsküdar İskelesi- Kadın Emeği Ürünleri Satış Alanı

Burası Üsküdarlı kadınların kendi elişlerini ve sanatsal uretimlerini sergileyip satışa sundukları bir yüzer dükkân. Aslında “KUP” (Kadın El Ürünleri Pazaryeri Projesi) Üsküdar Belediyesi’nin önemli sosyal projelerinden biri. http://www.gikap.org/kup.html

25) Üsküdar Metro İstasyonu veya İskelesi / Final

Tarihi Üsküdar’ın çekirdek bölgesini, canlılığını surduren mahallelerini ve önemli tarihi yapılarla, Mimar Sinan’ın Üsküdar’daki eserlerini gezdiniz, Üsküdarlıların nasıl yaşadıklarına tanık oldunuz.

Daha Çok Üsküdar!

Üsküdar ve Yakın Boğaziçi- Kuzguncuk’tan

Üsküdar’a Doğru

Duraklarınız:

* Kuzguncuk

* Paşa limanı

* Nacak Sokak

* Fethi Paşa Korusu (Özbekler Tekkesi)

* Eski Nemli zade Tutun Deposu

* Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi

Kuzguncuk

Kuzguncuk Üsküdar’la Beylerbeyi arasında, Boğazici’nin Asya yakasındaki ilk durağı. Eskiden “Altın Seramik” anlamına gelen “KrisoKeramos” ve “Kosinitza” diye anılırmış. Bir diğer rivayet de adının Kuzgun Baba diye bir ermişten geldiği. Buraya 19. yüzyılda ilk önce Museviler yerleşmiş. Kuzguncuk’un Avrupa Musevileri tarafından “Kutsal topraklara varmadan önceki son durak” olarak kabul edildiği Kuzguncuk’a yerleşip orada olmeyi ve gömülmeyi vasiyet ettikleri bilinir. Rumlar ve  Ermeniler daha sonra gelmişler. Türkler daha cok Üsküdar ile Kuzguncuk arasındaki Paşa Limanı’nda oturmuşlar, Kuzguncuk’a daha sonra yerleşmişler.

Ulaşım:

 Boğaziçi turu yapan vapurlardan biriyle, Boğaziçi’nin enfes yalılarını ve kalabilen bitki ortusunu seyrederek ya da Üsküdar üzerinden gelebilirsiniz. Bulunduğunuz caddenin adı, İskele’nin sol tarafında Paşa limanı, sağ tarafında Kuzguncuk Çarşı Caddesi adını alır.

Cami ve Kilise:

 İskelenin karşısında Kuzguncuk Çarşı Caddesi üzerinde ve biraz solda yanana duran Surp Krikor Lusaveric Ermeni Kilisesi ile Kuzguncuk Camii’nin yanyana durduğunu goreceksiniz. Surp Krikor Lusaveric Kilisesi, Patrik Zakaryan Ağavani (1831-1839) zamanında Hassa Mimarı Hovhannes Amira Serveryan’ın proje ve kontrolünde inşa edilmiş ve 1835’de ibadete açılmış. Ermeni kiliselerinde yaygın kullanılan kapalı Yunan hacı biçiminde bir plan şemasına sahip.

Resmi web sitesi:

http://www.surpkrikorlusavoric.com

İcadiye Caddesi:

 Caddeye girer girmez solda Ayios Yeorgios Rum Kilisesi var. Hıristiyan inanışına göre Hazreti İsa, Urdun Nehri’nde vaftiz edildiği için bu olayın anısına ve onu temsilen deniz, gol ve nehirlere yakın olan kiliselerdeki cemaat ve ruhani temsilciler, ayinin ardından sahile gidiyor. Kutsal hac, dualar eşliğinde ruhani lider tarafından suya atılıyor. Burada hazır bulunan gençler suya atlayarak, hacı almak için yarışıyor. Bu küçük kilise de bu ayinin başlatıldığı yerlerden biri…

Üryanizade Sokak

 Caddede yürümeye devam ederken ilk sol sokak. Bu sokaktaki evler 80’li yıllarda, Mimar Cengiz Bektaş tarafından keşfedildi. Sonra ressam Alev Ermiş, heykeltraş Bihrat Mavitan, ressam Dilek Demirci ve daha pek çok sanatçı buraya taşındı. Adını eski bir Şeyhülislam; Uryanizade Ömer Efendi’den alan Uryanizade Sokak, “Perihan Abla” diye adlandırılan pek populer bir televizyon dizisine set olarak kullanıldığı icin son yıllarda “Perihan Abla Sokak” diye anılıyor. Devam! İcadiye Caddesi’inde yürüyorsunuz. Karşınıza “Harmony Sanat Galerisi” çıkar. Yakınında özel tasarım ürünlerin satıldığı “Bir Kuzguncuk Dükkânı” var. Biraz ileride solda “Pita” kahvede bir mola verebilirsiniz.

Doktor Minasyan’ın Aletleri

Deniz Eczanesi Kuzguncuk halkının tek bir doktoru vardı bir zamanlar, Dr. Ohannes Minasyan. Oleli cok olmasına rağmen, İcadiye Caddesi üzerindeki Deniz Eczanesi, vitrininde Minasyan’ın şırıngalarını, ilac kutularını ve diğer tıbbi malzemesini sergiliyor. Bican Efendi Sokak- Simotas Binası- Sağdaki Bican Efendi Sokak’a girin. Burada Kuzguncuk’un adını son yıllarda yeniden duyuran Simotas Binası’nı göreceksiniz. Bu bina mimarı Simotas’ın adıyla anılıyor. Simotas Binası’nda da Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman birçok aile bir arada yaşarmış.

Agios Panteleimon Kilisesi

(Church Hagios Panteleimon)

İcadiye Caddesi üzerinde yürüyüşe devam ederken sağda bir kilise daha göreceksiniz. Burası Aziz Panteleimon’a ithaf edilmiş Rum Ortodoks kilisesidir. Bu binanın tarihi ta Bizans İmparatoru Justinianus dönemine, MS 550 yılına kadar iniyor. O tarihte de burada bulunan kilisenin yerine 1821’de şimdiki bina yapılmış. Kilisenin yanında yol üzerinde kare planlı kucuk bir ayazma da bulunuyor. Andon Hudaverdioğlu tarafından yaptırılan can kulesi ise 1911’de eklenmiş. Bu kilise İstanbul’daki en eski kiliselerden biridir. Şimdi sırada Bet Yaakov Sinagogu var. İcadiye Caddesi üzerindeki bu sinagog içinde cemaatin büyüklüğüne göre iki mabed barındırıyor. 1878 yılında inşa edildiği söylense de, daha eski bir tarihte inşa edildiği duşunuluyor. Yahudi cemaati tarafından cok beğenilen bu Sinagog’ta her sene geleneksel olarak “Sukot” kutlamaları yapılıyor. Ramazan aylarında da Müslüman konuklar davet edilip, iftarlar veriliyor.  Bet Nisim Sinagogu- Biraz daha küçük olan bir sinagog daha var Kuzguncuk’ta. O da Tenekeci Musa Sokak ile Yakup Sokak’ın kesiştiği yerde bulunuyor. 1840’larda inşa edilen bu Sinagog, halk tarafından Virane veya Kal de Ariva (Yukarı Sinagog) ya da Havra diye anılıyor. Kuzguncuk Sinagogu Vakfı da bu sinagoglarla yakından ilgileniyor..

http://kuzguncuksinagoguvakfi.org.

Simitçi Tahir Sokak ve Kahraman Bostan – Simitçi Tahir sokağına geldiğinizde durun! Kösedeki güzel evlere bakın. Kuzguncukluların yıllardır doğru bir kentlilik bilinci ile korumak icin ortak caba verdiği İlya’nın Bostanı ya da Kahraman Bostan’a buradan gidiliyor. Türkçe’de “bostan korkuluğu” diye bir deyim vardır. Kuzguncuklular oradan esinlenerek bu yeşil alanı korumak amacıyla bir taraftan da her biri ayrı bir sanat eseri olan yüzlerce korkuluk yapıp bütün köse başlarına, sokak aralarına dikmişti. Diğerleri şurada;

http://www.kahramanbostan.org

Kuzguncuk’ta Yemek

İcadiye Caddesi daha devam eder ama siz en önemli sokakları ve görülecekleri gördünüz. Hemen yakınınızda caddenin üzerinde Pala Köfte dükkânı var. Turk ev yemeklerini merak ediyorsanız, tavsiyemiz “Asude Ev Yemekleri”ne gitmeniz. Perihan Abla Sokak’ta 4 numaralı küçük lokanta yemeklerini Asude Hanım’ın kendi elleriyle pişirdiği Asude! Et seviyorsanız İstanbul’daki en iyi on dönerciden biri olan cadde üzerindeki Met Et Döner’e gidebilirsiniz. Deniz kıyısındaki “İsmet Baba”  da bir Kuzguncuk klasiğidir. Dünya mutfağı sunan Cafe Sitare de gene seçenekleriniz arasında olabilir. Kuzguncuk’tan ayrılmadan Yunus Emre Fırını’ndan yanınıza biraz kurabiye almayı, kıyıdaki tarihi Cınaraltı”nda bir kahve içmeyi de unutmayın! Paşa limanı- Sol tarafınızda Kuzguncuk Korusu (Fethi Paşa Korusu) yeşil ağaçlarıyla size uzun sure eşlik edecek. İskele’den Üsküdar yönüne doğru yer alan bu yalıların içinde en gozalıcı ve tarihi değeri yüksek olanı Ahmet Fethi Paşa yalısıdır. Eski Kuzguncuklular bu yalıya bir önceki sahibinin adından oturu “Şevket Mocan Yalısı” derlerdi. Paşa’nın olumundan sonra yalı, damadı İngiliz Sait Paşa’nın torunu olan avukat ve eski milletvekili Şevket Mocan’ın mülkiyetine geçmiştir. Şevket Mocan yalıyı pembe renge boyatmış, bir sure de Pembe Yalı diye anılmıştı burası.

Fethi Paşa Korusu:

Burası Kuzguncuk Korusu, Mocan Korusu olarak da bilinir. 19. yüzyılda Ahmet Fethi Paşa tarafından başlatılmıştır. Sultan II. Mahmud’un damadı da olan Fethi Paşa, yazları az önce gördüğünüz yalıda, kışları da bu koruda yaptırdığı köşklerden birinde otururmuş.

Eski Nemlizade Tütün Deposu

 Tekel Binası – Eskiden bu yapının yerinde Hüseyin Avni Paşa yalısı varmış. Yıkılınca yerine bu bina yapılmış. Şimdi Ciner Grup tarafından ofis olarak kullanılan bu bina ve içindeki Tekel Müzesi ancak dışarıdan görülebiliyor.

Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi –

Paşa Limanı’nda olup da günümüze gelebilmiş en güzel eserlerden biri de 1874’de Hüseyin Avni Paşa tarafından yaptırılmış, Marmara Mermerli bu Osmanlı duvar çeşmesidir. Ortasında büyük iki yanında küçük on tane musluğu vardır.