İstanbul’dan Çıkmadan Antik Karadeniz’e Gitmek

İstanbul’luların yeni tatil güzergâhı! Tarihi, deniz, kum, güneş ve çok daha fazlası ile birleştiren Şile ve Ağva! İstanbul’a 1 saat mesafede eğlence ve huzurun buluştuğu yer! En çok, burada dokunan otantik ve organik kumaşı ki “Şile Bezi” diye bilinir, tarihi feneri, mağaraları bir de Ağva’sı ile meşhur olan Şile, deniz kenarı ve tatil ilçesi olduğu kadar tarihi yapılar, doğa sporları ve mağara meraklıları için de bir hazinedir.

Tarihte Şile

Şile’nin ilk yerleşik kavmi Greklerdir. Şile’nin ismi de, antik Miletos’lu kavimlerinden ve onların güzellik ve doğa tutkularından gelir. İlk yerleşimcilerin, tepeleri renklendiren mor çiçekleri görünce, kente “Mercankoşk” (Latince: “origanum heracleoticum”) adını verdikleri kabul edilir. Dere yataklarında bulunan çakmak taşlarından yapılmış aletler, buranın tarihinin Paleolitik ve Mezolitik devre kadar uzandığını gösterir. Araştırmalar bölgede Cilalı Taş devrinden beri insanların yaşadığını ortaya koyar. Tarih içinde Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Bithynia, Roma, Bizans egemenliğinden kalan bölge de sonunda Kurtuluş Savaşı’nın ardından Türk topraklarına dahil olur.

Bu bölge tarihçiler tarafından Bithinya memleketi olarak adlandırılır. Tarihçiler, Trakya kökenli bir kavim olan Bityinler’in MO 8. yüzyılda Anadolu’ya göç ettiklerini kabul eder. MS 3. yüzyılda, bazı Hristiyan grupları Doğu Roma İmparatoru Diocletian’ın gazabından kaçarak Kızılca, İnkese ve Sofular köyleri yakınlarındaki mağaralara sığınırlar. Şile çevresindeki mağaralar Hristiyanlara güvenli bir sığınak olur. Zaman içinde Cenevizliler bir sure hakim olur. O donemden günümüze Şile’nin unlu kalesi kalır. Ardından Selçuklular, 1050 yılında Şile’yi ele geçirir ancak 1097 yılında Haçlı orduları Şile’yi Selçuklulardan geri alır.1327 yılında Akçakoca Bey, Kocaeli Yarımadası’nın büyük bölümünü Osmanlı topraklarına katmasına rağmen, Şile’yi Bizans hakimiyetinden geri almayı başaramaz. Ancak yarımadaya, tüm bu bölgeyi fetheden komutanın adı verilir. İlk önceleri Akçakocalı ya da Akçakocalı olarak anılan bölgenin adı, ilerleyen zaman içinde Kocaeli olarak dile yerleşir. 1391 yılında Sultan Yıldırım Bayezid kumandanlarından Kara Timurtaş Paşa’nın oğlu Yahşi Bey, Şile’yi alır. Ancak Yahşi Bey’in İstanbul kuşatmasına katılmak üzere İstanbul üzerine ilerlemesini fırsat gören Bizanslılar hemen ardından tekrar Şile üzerinde egemen olurlar. 1395 yılında Yahşi Bey Şile’yi ikinci defa fetheder ve Osmanlı topraklarına katar. Şile, Ocak 1401’de imzalanan anlaşma ile en sonunda resmi olarak Türk topraklarına katılır. Bu tarihten itibaren Şile, 1. Dünya Savaşı’na kadar 500 yıl boyunca Türklerin yönetiminde kalır. Mondros Mütarekesi hükümleri gereğince 1920’de, silahtan arındırılan Boğazlar bölgesi sınırları içinde alınan Şile, İngilizler ’in denetimine verilir. Şile 1920’de uğradığı İngiliz işgalinden, Türk ordularının İzmir’e girişinden sonra İstanbul üzerine yürüyen III. Kolordu birliklerinden bir süvari tümeni tarafından 7 Ekim 1922’de kurtarılır.

1924’te bütün sancaklar vilayet yapıldığında, Şile idari olarak Üsküdar’a bağlı kalır. 1926’da yapılan yeni düzenlemeyle Uskudar kaza haline getirilir ve İstanbul iline bağlanır. Şile 2004 yılında İstanbul Büyükşehir sınırları içine girer.

Şile ve Üzerinde Bulunduğu Coğrafya

Kocaeli Yarımadası’nın Karadeniz kıyısında yer alan ilçenin, doğusunda Kandıra, guneyinde Gebze, batısında Beykoz ve Çekmeköy, kuzeyinde ise Karadeniz bulunmaktadır. İlçenin yüzölçümünün %79’u orman, %10’u tarım alanı, %11’i diğer alanlardan oluşmaktadır. Hafif kıvrımlı kucuk koy ve doğal plajların yer aldığı 60 km’lik bir sahil şeridine sahiptir. Göksu, Şile Kabaköz ve Yeşil Cay önemli akarsulardır. Hititlerden beri yerleşimin olduğu bilinen Ağva da son yıllarda son derece gözde olan bir tatil beldesi.

İstanbul’dan Çıkmadan Antik Karadeniz’e Gitmek: Şile ve Ağva Duraklar:

1. Şile

2. Şile Feneri ve Kavala Parkı

3. Şile Limanı ve Kalesi

4. Şile Tahlisiye Binası ve Kayıkhane

5. Çarşı ve Şile Bezi Alışverişi Ağva ve çevresini gördükten sonraya bırakabilecekleriniz:

* Ağlayan Kaya ve Plajı

* Kumtepe ve Kum Zambakları

* Ayazma Çeşmesi ve Plajı

* Uzunkum Plajı

* Hanımsuyu (Mısır’lı Hatice Sultan) Çeşmesi, Kızlar Hamamı

* Saklı Gol – Karamandere yolundaki bu gölet de pek çok Türk filmine dekor görevi yapmıştır.

1. Şile

Ulaşım: Şile’ye ya özel aracınızla ya da kamu araçlarıyla ulaşacaksınız. Şile Belediyesi web sitesinde bu otobüslerin tarifesi ve durakların irtibat bilgileri mevcut: “Harem Şile Otobüs Saatleri” Karadeniz, yazın da kışın da sürekli değişen ama hep coşkulu bir denizdir. Kıyıların topografyası da bu yüzden çok karakteristiktir. Aslında Karadeniz bölgesinde karadaki yaşam da tıpkı denizdeki kadar zor ve zahmetlidir.

2. Tarihi Şile Feneri ve Pek Bilinmeyen Yönleri

Şile’ye girerken ilk göreceğiniz şey tepedeki tarihi Şile Feneri olacak. Bu fener Osmanlı İstanbul’unda Sultan Abdülmecid döneminde, Karadeniz sahillerinde seyir yapan gemilere yol göstermesi için, Sultan’ın emri üzerine Fransızlara verilen imtiyaz ile 1859-1860 yılları arasında “Fenerler İdaresi” tarafından inşa edilmiş.

İstanbul ve Fenerleri

1755 yılında Mısır’a ticari yük taşımakta olan Hacı Kaptan idaresindeki bir kalyon, gece etrafını iyi göremeyince Kumkapı’da karaya oturuyor. Bunun üzerine zamanın padişahı III. Osman, talimatıyla Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa tarafından Ahırkapı’da ilk fener yaptırılmış. Ahır kapı Feneri’ni o günden bugüne onu irili ufaklı, devirli çarklı, çok sayıda ve farklı teknik özellikte fenerler izlemiş. Fenerlerin Yönetimi ve “Michel Paşa” Tam adı “Fenerler İdare-i Umumiyesi” olup, kayıtlarda “Fenerler İdaresi” diye kısaca adı gecen bu kuruluş, fiilen Fransızlar’ın yönettiği bir Osmanlı idari makamı. O dönemlerde yapılan fenerlerin de hemen hemen tamamı Fransızlar tarafından inşa edilmiş.

Blaise Jean Michel Marius Kimdir?

Fransız Blaise Jean Marius Michel, yıllarca acık denizlerde usta bir denizci olarak eğitilmiş bir genç. Sonradan Paris Denizcilik Akademisi’ne devam edip Deniz Subayı oluyor. O sırada Kırım Savaşı’na katılmış. III. Napolyon’un da dostu general Kont Montebello’nun gemisi Karadeniz’de kayalara bindiriyor. Napolyon’un emriyle onu kurtarmakla Jean Marius Michel görevlendiriliyor. Michel, Kont Montebello’yu sağ salim Fransa’ya götürmeyi başarıyor. Bu arada İstanbul’u da görüp güzelliğine hayran oluyor! Bu başarıdan çok mutlu olan Napolyon onu ödüllendirmek istiyor. Michel’in cevabı cok net: “- Doğu Akdeniz’de deniz fenerleri inşa etmek istiyorum, tüm seyahatimde bunun planlarını yaptım”. Marius Michel- Sonradan “Michel Pacha” ya da “Mişel Paşa” olacak! Osmanlı sarayının açtığı fenerlerin renovasyonu ihalesini kazanan Michel bu konuda çok başarılı olunca, Sultan Abdülmecit tarafından “Fenerler İdare-i Umumiyesin Müdürlüğü’ne genel mudur olarak atanıyor. Gayretleri, Sultan Abdülmecid tarafından Michel’in “Paşa” unvanı ile taltif edilmesiyle sonuçlanıyor. Michel Paşa gibi İstanbul sever başka biri daha var ki, Mosyo Thobie’den başkası değil!

Jacques Thobie

İstanbul Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü Eski Müdürü Jacques Thobie, 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nun, güçlü batı devletleri, özellikle Fransa ile ilişkilerini yakından incelemiş bu konuda yayınları olan bir akademisyen, diplomat, bilim ve kultur insanı. Bu arada fenerler konusuna da özel bir ilgi göstermiş. Jacques Thobie, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Michel ve Collas Şirketinin Fenerler İdare-i Umumiyesin (1860-1960) adlı bir kitap yazmış. Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanından sonra devlet, “Fenerler İdare-i Umumiyesi”nin imtiyazını Fransızlardan satın almış. Michel Paşa’nın şirketinin yönetimindeki tüm fenerlere de el konmuş, yönetimi 12 Mayıs 1997’de kurulan “Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlanmış. Bu kurum, şimdi Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü olarak bu görevde.

Fransa’daki Boğaziçi!

Michel Paşa’ya gelince… İstanbul aşkı doğduğu Güney Fransa’ya döndüğünde de bitememiş. Marsilya yakınlarında, Toulon civarında bulunan Tamarisk Koyu’nun tamamını satın alıp, buraya yalılar, iskeleler ve içine de Boğaz vapurları inşa ettirmiş. Sanary resmi web sitesinde Michel Paşa hakkında bir dizi sergi ve bir kolokyuma sunulmuş bilimsel araştırmaların derlemesi bulunuyor.

Şile Feneri’nin Özellikleri

Şile Feneri, uluslararası standartlara göre tek örnek olma özelliğini de taşır. Bu fener dünyadaki ikinci büyük, Türkiye’deki en büyük fenerdir. Şile Feneri’ni ayrıcalıklı kılan özelliklerinden biri mercek sistemi olup, dünya üzerinde bu sistemi hala orijinal haliyle kullanan tek fener. Barbier, Benard ve Turenne tarafından yapılan fenerde Augustin-Jean Fresnel’in bulup geliştirdiği mercek sistemini uygulanmış. Calışır vaziyette olan fener Şile’nin simgelerinden biri, hatta en tanınmışı olma özelliğini koruyor. Fener’e, Fener Yokuşu üzerindeki Şile Feneri Sokak’tan giriyorsunuz. Sizi ilk karşılayan acık havadaki bilgilendirme panoları ve hediyelik eşya tezgahları olacak. Bahçede ise Türkiye’nin ilk Tarihi Fenerler Müzesi bulunuyor.

Işığa Kavuşma Projesi ya da Şile Bezi ile Giyinip Denizine Kavuşan Şile Feneri!

Şile Feneri’nin 150. yaş günü, İstanbul’un “Avrupa Kültür Başkenti” seçildiği 2010 yılına rastlamıştı. O yıl, Mimar Sinan Üniversitesinin Fotoğraf ile Tekstil ve Moda Tasarımı bolumu öğrencileri bir çevresel sanat; çevresel paketleme etkinliği düzenledi: Işığa Kavuşma. Bu projenin çıkış noktası, fener ile onu çevreleyen denizi buluşturmak olup, “ışığa kavuşan”, bu fener ile arasındaki ilişki 150 yıldır süregelen, ama ona bir turlu dokunamayan Karadeniz idi. Sonunda Şile feneri, ışık göndermeyi engellemeyecek bir bicimde, ilgili öğretim üyeleri, öğrenciler ve teknik elemanlardan oluşan uygulama grubu tarafından balkondan (şerefeden) aşağıya doğru dökümlü bir şekilde Şile bezi ile kaplandı.

Bir de özel Filmi var: “Fenerin Ardındaki Şehir”

Şile Feneri’nin 150. yıldönümü vesilesi ile özel pullar bastırılmış, uluslararası bir fenerler sempozyumu yapılmıştı. Bu sempozyum sırasında “Fenerin Ardındaki Şehir” başlıklı bir filmin de duyurusu yapıldı. Drama-belgesel türündeki filmin konusu antik cağın Şile’sinden 1859 yılına, oradan günümüze uzanırken, doğa, efsaneler, geçmişin ve buğunun Şile sakinleri ile izleyiciyi sarıyor.

Adres: Şile Feneri Sokağı, Balibey Mahallesi,Şile.

Fener ve Müze, Mayıs ve Ağustos arası her gün 10.00-16.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Kavala Parkı

Kavala Parkı’na girdiğinizde kendinizi yemyeşil bir ortamda ve harika bir manzara ile karşı karşıya buluyorsunuz. Parka, bu doğa parçasının düzgün bir parka dönüştürülmesi amacıyla gereken fon desteğini sağlayan Kavala Ailesi’nden Necla Kavallı’nın adı verilmiş İşletmecilerden Fatma Çiğdem Başaran da 2001 yılında kendi bütçesinden hayli kaynak harcayarak Kavala Park’ı bir cennete dönüştürmüş.

3. Şile Limanı ve Kalesi

Şile Limanı, cıvıl cıvıl ve ilk gözünüze çarpan şeyler, limandaki kayalık Ocaklı Adası üzerindeki Kale, Şile dalgakıranı (mendirek), balıkçı tekneleri ve sahildeki lokantalarla yürüyüş yolu olacak. Şile Ocaklı Ada Kalesi, uzun ve koklu bir tarihe sahip. Cenevizliler ’in inşa ettiği, 13. yy.da Bizans İmparatoru Andronikos tarafından yaptırılan ve Prens Aleksios’un sürgün yeri olarak da kullanılan kalenin ada çevresini kuşatan surlarının çoğu yıkılmıştır.

Liman ve Balık

Şile Limanı, balıkçı barınağı ile aynı zamanda İstanbul ve çevresinin bir balık deposudur. Bu konuda ülkemizde çok sevilerek izlenen “Hayat Gezdikçe Güzel” televizyon programının yapımcı ve sunucusu Fatih Türkmenoğlu’nun onlarla yaptığı şu Şile söyleşisi çok güzel tanıklıklar içeriyor. Ayrıca Şile bezi ve Şile’nin yakın çevresi hakkında da birinci ağızdan güzel saptamalar var!

4. Şile Tahlisiye Binası ve Kayıkhane

Şile’deki Tarihi Tahlisiye Binaları Tahlisiye İdaresi 1869’da kurulduktan ve İngilizler ‘in denetimine geçtikten sonra ilki olarak Karadeniz’de İstanbul Boğazı’nın iki yakasında karşılıklı olarak bazı tesisler inşa edilmiş. Bunlardan Şile’nin bugünkü merkezine yapılanlar; Tahlisiye İstasyonu, Koğuş, Kayıkhane ve Rokethane’dir. Bu bağlamda Şile’de ilce merkezinde 2 adet Rokethane var. Bunlardan Harman kaya önündeki yıkılmış. Kumbaba önündeki ise ayakta. Alacalı İstasyonu’ndaki Koğuş ve Gözetleme Kulesi kullanılır durumda. Karaburun İstasyonu’ndaki Koğuş, Gözetleme Kulesi ve Kayıkhane sağlam ve kullanılır durumda. Karakiraz ve Sofular’daki Rokethane mağara/binaları sağlam.

5. Şile Çarşısı ve Şile Bezi Alışverişi

Sizi Şile bezi işleyen genç kız heykeliyle karşılayacak olan ilce merkezi, Şile Çarşısı bir çarşıda bulunabilecek bütün dükkânları barındıran canlı ve işlek bir yer.

Şile Bezi Hakkında ve Şile Bezinin Atası: Keten

Şile bezinin atası da ketendir. Romalılar döneminde, Kandıra Bölgesi’nde yetiştirilen ketenden; kumaşlar, iplikler ve halatlar üretilmiştir. 1980’li yıllarda keten ekilmesi yasaklanmış, buna rağmen köylerde yaşayan yaşlı kadınlar, sandıklarında sakladıkları ipliklerden kendi ihtiyaçları icin “keten bezi” dokumaya devam etmişler. CEKUL Vakfı’nın da işbirliğiyle bu tezgahlar yeniden canlandırılmış. Sipariş verebiliyorsunuz: “Kefke Rehberi”. Şile Bezinin Ayır edici Özellikleri Şile’de 1930’larda pamuk ipliğinden dokumacılığa başlanmış. Şile köylüleri evlerindeki ilkel el tezgahlarında yapmaya başlamışlar. Şile’de 3 köyde yılda 30.000 metre civarında bez üretilmekte. Şile Kaymakamlığı’nın web sayfasından detay bilgi alabilirsiniz… Bu bezden sadece giysi değil, çeşitli örtüler, çarşaf, perde, hatta gelinlik bile yapılıyor. Şile’de her yılın Temmuz ayında bir de çok ilgi gören “Şile Bezi Festivali” yapılır.

Kabakoz

Şile’den 11 kilometre uzaklıktaki Kabakoz’a İETT’nin 139A otobüsleri ile ulaşabilirsiniz. Ormanlık bir yamacın eteğine kurulu, 630 kişinin yaşadığı Kabakoz, yer yer korunmuş eski ahşap evleri ile Şile’nin 50 köyünden biri. Koy Meydanı’nda, Anıtlar Kurulu’nca koruma altına alınan 7 yüzyıllık bir çınar bulunur. Ayrıca Kabanoz’da ilk yapımı 600 yıl önce Bizans dönemine inen bir çeşme vardır ve köylüler tarafından “Papazın Ceşmesi” olarak adlandırılır. Ayrıca “İstanbul Kampın Kabakoz’daki sahil kampı da çok ilginç etkinliklere ev sahipliği yapan bir alan. Kamp alanı, “Sanat Rezidansı” etkinliği gibi dışarıdan gelip burada etkinlik düzenlemek isteyenlere de kiralanıyor.

İletişim adresi: Pehlivan Caddesi, No:154, Kabakoz Köyü, Şile/Ağva

Tel: 0216 7278107 GSM: 0532 4551938

E.posta: info@istanbulkamp.com

Web: http://www.istanbulkamp.com/

FaceBook: https://www.facebook.com/

istanbulkamp

Akçakese

Eski bir Osmanlı koyudur. Koyun uzun kumsalında ağaç evler, konaklama tesisleri ve harika bir plaj bulunur. Koyun Halide Teyze’sinin dokuduğu Şile bezlerinin kalitesi ise dillere destandır. Akcakese’li Halide Teyze, evindeki tezgâhın başında…Yıldırım Bayezid zamanında Manav Türkeri’nin yerleştiği Akcakese köyünde, 60 tarihi ev koruma altına alınmış. Akcakese, Sahile inerken… Sağda tepede yeni yazlık siteler…Sahile yaklaştığınızda sağlı sollu kamp alanları ve konaklama tesisleri yer alır. Bunlardan birinin tam bir kovboy kasabası ruhuyla tasarımlanmış girişi sizi şaşırtabilir.

WoddyVille – Covboys’ Hotel

Tesis sahibi Erol Karaoğlan, 40 yıl once Olympos’ta görüp beğendiği ağaç evlerle kurduğu bu yeri zaman içinde bungalowlar, kovboy arabaları, kutuk evlerle genişletmiş. İçinde salon, şerif ofisi, jail/ hapishane var. Küçük odalar, kovboyların at arabalarından yapılmış.

WoodyVille Web Sitesi: http://www.woodyville.com.tr

Bundan sonra, biraz solda göreceğiniz bir kamping sizi tekrar şaşırtacak: Dreamweaver Village Indian Hotel- Kızılderili Koyu Sahilde belediyeye ait bir tesis var. Plajın yönetimi ile de o ilgileniyor. Denizin içindeki kayaların kiminden tıpkı Şile’dekiler gibi tatlı su çıkıyor. Kimilerinin mağaralarına girilebiliyor. Dalış meraklıları için de

elverişli bir sahil.

Akçakese FaceBook Sayfası:

https://www.facebook.com/akcakese/

AĞVA

Ağva’dan halk arasında “suların arasındaki cennet” diye özetiliyor. Adı Latince ’de “iki dere arasındaki koy” anlamına gelen Ağva; Karadeniz’e dökülen Yeşilay ve Göksu akarsularının arasında kurulu.

Tarihte Ağva

Yapılan yüzey araştırmalarında Ağva ve çevresinin tarih öncesinde (Cilalı Taş Cağı) iskan edildiği ve İstanbul’un ilk yerleşim bölgesi olduğu saptanmış. Karadeniz sahil kesitinde yapılan prehistorik çalışmalarda Ağva ve çevresinde Paleolitik cağın muhtelif bölümlerine ve ozellikle Epipaleolitik (Orta Taş Cağı) doneme ait bircok yerleşim yeri belirlenmiş. Ağva ve civarında bilinen ilk yerleşim denizci bir kavim olan Miletliler’e ait. Ağva, Selçuklular döneminde Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1090 yılında ele geçirilerek Türk topraklarına dahil edilmiş. 14. yuzyıla kadar Ağva ve civarı Bizans uc kalelerinden biri olarak kalmış. Hititler, Frigler, Romalılardan sonra Ağva’nın Osmanlı donemi geliyor. Ağva, Yıldırım Beyazıt döneminde fethedilerek Türklere geçirilmiş.

Bugünkü Ağva

Karadeniz’le, Göksu ve Yeşil Çay’la iççice, hayranlık uyandıran güzel bir belde. İsmini gökyüzünün suya yansıyan görüntüsünden alan Göksu Çayı ise nehir kenarındaki otelleriyle tanınıyor. Ağva’da konaklayacaksanız tavsiyemiz, çevre dostu ve sosyal sorumluluk bilinci yüksek, butik oteller olacaktır.

Çevre Dostu Tekneler

Göksu deresinde gezi tekneleri ile bir keşif yapılması adeta bir olmazsa olmaz. Bazen de minik bir sal ile karşı taraftaki ipi çekerek kıyıdaki bir otel içinde ve dere üzerinde ilerlemek mümkün. Çevre dostu “Ağva’yı Keşfet / Doğa Derneği” yöneticileri, Şile – Ağva yeni karayolu tamamlandığında ulaşım suresinin 18 dakikaya ineceğini belirtiyor. Ağva Modası ve Ağva’nın Az Bilinenleri Ağva, son yıllarda yerli gezginlerin adeta akınına uğrayan bir tatil yeri oldu. Bunda Ağva’da gecen sahnelere sıkça yer veren kimi popüler televizyon dizilerinin de rol oynadığı söylenebilir.

Ağva’da Neler Yapabilirsiniz? Doğayı Keşif:

Bölgede 32 yürüyüş parkuru var. Bisiklet yolları ve dağ bisikleti imkanları, bir kuş gözlemevi, endemik bitkileri, engelliler için orman gezi parkı doğa severleri bekliyor. Ağva’nın endemik bitkileri koruma altında bulunuyor. Bitki türleri için lütfen şu bağlantıyı tıklayınız!

Kuş Gözlemi:

Ağva’da gözlemleyebileceğiniz kuş türleri içinde kızıl gerdan, yalıçapkını, saka, Florya, bülbül var.

Nehir Safari:

Bir tekne turu ile yorulmadan ya da kiralık nehir bisikleti, kano veya sandal ile nehirleri keşfedebilirsiniz.

Su Sporları ve Yüzme:

Kerpe’de faaliyet gösteren Danube Sorf Okulu, Ağva’da da bir şube açma hazırlığında, onlarla haberleşebilirsiniz: Danube

Sörf Okulu:

Ağva’daki plaj seçeneklerine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Ağva Plajı Kurfal Altı Plajı ve Falezi Kilimli Koyu ve Falezleri Kadırga Koyu ve Anfitiyatro Biçimindeki Kayalıklar

Avcılık- Balıkçılık:

Ormanlarla çevrili olan Ağva’da resmi av sezonları acılınca çulluk, bıldırcın, ördek, domuz, tavşan gibi hayvanların avcılığı mümkün olduğu gibi deniz ve nehirlerinde tatlı ve tuzlu su balıkları tutabilirsiniz.

Moto-Safari:

Ağva’nın birçok bölgesi motor sporlarına da ev sahipliği yapmaktadır.

Dağcılık ve kamp:

Ağva’da karavanları ile gelip konaklayanlar ya da çadır kurmak isteyenler iççin uygun yerler bulunmaktadır.

Foto-Safari:

Fotoğraf tutkunları iççin Ağva ve çevresi kadar çeşitlilik sunan bir coğrafya az

bulunur!

Gastronomi:

Ağva tam bir balık ve deniz ürünleri cenneti!

Arkeoloji ve Kültür:

Ağva ve çevresi, çok önemli bir kültür mirasını içinde barındırıyor.

* Kilimli’deki Lahit

Ağva’ya bağlı civar köylerde MO. 7. yüzyıla uzanan tarihi kalıntılara rastlamak mümkün.

* Kalemköy’de Kilise Kalıntıları ve Mezar Taşları

Kaleköy de Ağva’nın eski yerleşimlerinden biri. Bu bölgede Romalılara ait kilise kalıntıları ve mezar taşları bulunuyor.

* Mağara, Ceneviz Surları ve Dağ Değirmeni

Hacılı köyünde, 3. yüzyıldan kalma yaşam izleri taşıyan Gürlek Mağarası keşfedilmeyi bekliyor. Geredeli Koyu’nde Hisar Tepe’de Cenevizliler döneminden sur kalıntıları var. Sungurlu mahallesindeki dağ değirmeni de diğer önemli buluntulardan…

* Tarihi Dokusunu Koruyan İki Köy:

Gökmaslı ve Göksu

Ağva civar köylerinden Göksu ve Gokmaslı uzun yıllar baraj söylentileri ve beklentisi sebebi ile dokusu bozulmamış iki koy.

* Çataklı Köyü de sivil mimari dokusunu tamamen korumuş bir köy. İçinde hiç yazlık ev yok ve şimdiye kadar köylüler arazilerini hiç satmamışlar. Mevsimine gore değişen etkinliklerden zamanında haberdar olmak için Ağva’yı Keşfet/ Doğa Derneği’nin web sitesini , Facebook sayfasını, Twitter mesajlarını takip edebilir, derneğin hazırladığı resimli Ağva Haritasından edinebilirsiniz. Adem Donmez’in çizdiği Explorer Ağva haritası Ağva ile ilgili detaylar karikatür olarak yer alıyor..

Hacıllı Şelaleler Turu

İlkbahar ve yaz aylarında her Salı ve Perşembe günü yapılan bu rehberli tur, Ağva’dan Hacıllı’ya bir araç ile gidildikten sonra Hacıllı Koy Kahvesi’nde mola ve köylülerle sohbet, Hacıllı şelaleler bölgesine bir doğa yürüyüşü, Şelaleler ve Gürlek mağarasının da bulunduğu gölette yüzme ve piknik, donuş yolunda Göksu’da ikinci bir yüzme molasını içeriyor ve yaklaşık 5,5 saat sürüyor.

Adres: http://exploreagva.com/tr/agva-rehberleri/agva-etkinlikler-rehberi/tur-hacilli

Göksu’da Nehir Safarisi

Yaz aylarında yapabileceğiniz bu tur her Pazartesi, saat 14.00’de Yeşilay Tatil Köyü’nden kalkan elektrik motorlu bir tekne turu ile başlıyor. Balık ve yüzme molasından sonra nehir kıyısında barbekü hazırlıklarına başlanıyor. Yemekten sonra serbest yürüyüş zamanı. Bu tur da yaklaşık 3 saat sürüyor.

Jilber Barutçiyan ile Mantar Yürüyüşü

Sonbaharda mantar mevsiminde yapılan bu turlar, Türkiye’nin belki de tek mikologu (mantar uzmanı) Jilber Barutciyan (Barutcuyan) rehberliğinde yapılıyor. Barutciyan, İsviçre Sağlık Bakanlığı’nın onayından geçmiş bir mantar uzmanı ve bilgilerini amator olarak mantar toplamak isteyenlerle de paylaşıyor, kurslar veriyor.

Ağva’yı Yürüyerek Keşfetmek İsteyenler İçin

PARKUR 1 – KURFALLI ORMANI PARKURU

Explore-Agva haritasındaki Turizm Tanıtım Ofisi’nin yanından Göksu deresine paralel olarak 200 metre kadar devam eden Nehir Boyu Caddesi’nin bitiminde, sağınızda kalan Kurfallı tepesinin yamacından ormana giriş yapın. Kucuk Ev’e ulaştığınızda iki ayrı yönü takip edebilirsiniz. Yürüyüşünüze küçük evin solundaki bayırdan kuzey yönüne, gözleme – cay noktasına iniyorsunuz. Tepeye doğru yol alırsanız Kurfallı kumulları ve Karadeniz’in eşsiz manzaralarından biriyle karşılaşırsınız. Göksu Deresi’nin deniz ile buluştuğu yer görülmeye değer.

Adres: http://exploreagva.com/tr/agva-rehberleri/yuruyus-rehberi-parkurlar/yuruyus-kurfalli-ormani

PARKUR 2 – DUDU BAYIRI TEPESİ (BİNYILLIK AĞACLAR ORMANI)

Bu kez rotamız Göksu Deresi’nin doğu yakası. Explore Agva haritasındaki start noktasından sonra Göksu nehrinin doğu yakasına geçerek yürüyüşe başlayın. Tam karşınızdaki tepe Dudu Bayırı Tepesi. Dudu Bayırı Tepesi’nin yamacındaki Karaağaç Caddesi’nde yapacağınız 600 metrelik yürüyüşten sonra ormanın içine yöneleceksiniz. Burası Binyıllık Ağaçlar Ormanı. Anıt ağacı geçip toprak yola varana kadar tepeyi tırmanmaya devam edin. Yolu tepeden aşağıya bitirdiğinizde yeniden Karaağaç Caddesi’ndesiniz. Sağa donup karşıya İskele Caddesi’ne gecin. Burası da AŞIKLAR Yolu’dur!

Adres: http://exploreagva.com/tr/agva-rehberleri/yuruyus-rehberi-parkurlar/dudu-bayiri

PARKUR 3 – AŞIKLAR YOLU

Burası derenin karşı yamacındaki balıkçılları gözlemlemek için Ağva’daki en iyi noktadır. Aşıklar Yolu’ndan denize doğru yürüdüğünüzde ara sokaklar sizi Ağva merkezine çıkaracak.

Adres: http://exploreagva.com/tr/agva-rehberleri/yuruyus-rehberi-parkurlar/asiklar-yolu

PARKUR 4 – KİLİMLİ DOĞA YURUYUŞU PARKURU

Kilimli parkuru ve koyu Ağva’nın doğu kanadında. Yeşilay deresinin denize açıldığı noktada Liman Restoran’ın yanından liman ağzında sizi bekleyen kayıklarla karşıya geçiyorsunuz. Orman ve kıyı şeridi boyunca yürüyerek önce falezlere ve daha sonra da Kilimli koyuna ulaşabilirsiniz. Kilimli parkuru başlangıcında Roma dönemine ait lahit bulunuyor. Kıyı şeridindeki kireçtaşı kayaların rüzgâr ve dalgalarla oyulması sonucu kaya heykelleri oluşmuş en bilineni; bir zamanlar bir gelini andıran fakat artık başı olmayan Gelin Kayası. Bu rotayı bir de Nabi Evren’in kaleminden okumak için tıklayın:

Adres: http://exploreagva.com/tr/agva-rehberleri/yuruyus-rehberi-parkurlar/kilimli-yuruyus-parkuru

PARKUR 5 – ONBİRGOLLER VADİSİ VE HACILLI ŞELALELERİ PARKURU

Bu parkur, Ağva’nın en önemli doğal değerlerinin yer aldığı alanlardan biri. Explore / Agva haritasındaki tanıtım ofisini başlangıç noktanız olarak alın ve Ağva’dan İstanbul’a doğru dağ yolundan aracınızla yola cıkın. Yaklaşık 10 km’lik bir yolculuk sonunda anayol üzerinde yer alan İsakoy ve Gokmaslı ve Ubeyli köylerini geçmiş olacaksınız. Goksu-Hacıllı tabelasından içeriye sapın. Göksu Koyu bu yolun 4. Hacıllı 7. kilometresinde. Yürüyüşünüze buradan başlarsanız caminin sağından aşağıya inen toprak yolu takip edin. Dereyi sağınıza alarak yürüyüşünüze tahta köprüye varana kadar devam edin. Bundan sonra sağınızda kalan derenin aktığı vadiyi tepeye doğru şelaleleri bulana kadar yürüyeceksiniz.

Buralarda Yemek Yemeden Ağva’dan Ayrılmayın! Liman Restoran

Ağva Limanı’nda, Yeşilcay Deresi kıyısında bir Ağva klasiği, bir Karadeniz balık lokantası. 1976’dan beri Hacı Ramazan ve Huseyin Yazıcı tarafından işletilen lokantanın yanı başındaki Liman Balıkçılık işletmesi de kendilerine ait.

Web: http://www.agvalimanrestaurant.com

Hanife Teyze’nin Bahçesi

Hanife Teyze her Perşembe günü sabah saat 11.00’de Göce köyündeki evinin bahçesindeki koy fırınında mancarlı pide yapıyor. Mancar yörede su kenarlarında yetişen bir tur ota deniyor. 0536 464 56 52

numaralı telefondan Hanife Teyze’nin Bahçesi’ne rezervasyon yaptırabiliyorsunuz.

Şengül Çiftliği

Goksu nehri kıyısına kurulu Şengül Çiftliği geniş ve keyifli zaman geçirmeye elverişli bir yer. 2008 yılında acılan Şengül Çiftliği, Ağva’lı Şengül ailesi tarafından işletiliyor.

Web: http://www.sengulciftligi.com

Dönüş Yolu ve Tekrar Şile…

Kabakoz, Akcakese ve Ağva’ya gitmek için Şile’den acele içinde ayrıldıysanız aklınızda kalan ve görmediğiniz daha bir cok yer vardır belki de. O yuzden Şile’ye döndüğünüzde, hele vaktiniz de elverişli ise tavsiyelerimiz şunlar olabilir:

Şile – Ağlayan Kaya ve Plaj

Şile Feneri’nden çıktıktan sonra 500-600 metre geride Ağlayan Kaya’ya adını veren mağara, tatlı su kaynağı ve Ağlayan Kaya sahili bulunur. Bir inanışa göre burada dilek tutulursa gerçekleşirmiş.

Diğer Yerler:

* Kumbaba (Kumtepe ve Kum Zambakları) : Şile’nin en ilginç yerlerinden biri. Kumtepe, aslında demir ve bakır alaşımdan oluşmuş kayalarla doludur. Dolayısıyla kırmızı turuncu bir renge sahiptir.

* Kum Zambağı ise Şile’deki endemik bitkilerden biri olup, kumullar üzerinde yetişir.

* Ayazma Çeşmesi ve Plajı Şile’nin en populer uc plajından biridir. Diğerleri Ağlayankaya ve Uzunkum Plajlarıdır. Şile halk plajı ücretsiz olarak hizmet vermektedir.

* Uzunkum Plajı Daha sakin, çevresi de Ayazma Plajı’na göre daha düzgündür. Ücretsiz ve ücretli iki plaj bulunur. Şile ve İstanbul’daki diğer plajlar hakkında bkz. “Yüzme Hakkında Her şey”!

* Hanımsuyu (Mısır’lı Hatice Sultan) Çeşmesi ve Kızlar Hamamı Üsküdar Caddesi üzerindeki bu tarihi çeşme, 1871 yılında Mısırlı Hatice Sultan tarafından yaptırılmış. Hamam dere Mahallesi’ndeki Osmanlı yapımı Eski Hamam’ı, Liman’a yakın ve Bizans’tan kalma Kızlar Hamam’ını da görebilirsiniz.

* Saklı Göl – Karamandere’deki yolundaki bu gölet de pek çok Türk filmine dekor görevi yapmıştır. Burası trekking, yeme-icme ve dinlenme amaclı kullanıldığı ve yerler de sınırlı olduğu icin tesislerden yararlanmak için önceden rezervasyon yaptırmanız faydalı olur.

Web: http://www.karamanderesakligol.

com FaceBook: SaklıGöl